İki Ülke, Bir Öğrenme Deneyimi
Abdi İbrahim'in 180 kişilik saha ekibi, yeni bir ilaç eğitimi için iki ayrı ülkede bir araya geldi. Adana ve Kıbrıs'taki salonlarda, eğitimin ikinci yarısı için döndüklerinde, ellerle tasarlamaya hazırlanmış masalarla karşılaştılar.
Masaların üzerinde ahşap kapaklar, FSC sertifikalı kağıt desteleri ve renkli iplikler duruyordu. Görevleri, bu malzemelerle kendi not defterlerini oluşturmaktı.
Hiyerarşinin Düzleştiği An
Önce odada yaratıcı düşünme haline geçişin huzurlu sessizliği hakim oldu. Ardından, ilaç sektörünün deneyimli profesyonelleri, önlerindeki boş sayfalara taslaklar çizmeye başladı. Kısa sürede masalar arasında bir hareketlilik oluştu. Katılımcılar birbirine yardım ediyor, takıldıkları yerleri soruyordu.
Bir yönetici, ekibindeki bir çalışandan dikiş tekniği için destek istedi. Hobisi çizim olan bir direktör, şirkette birinci yılını doldurmamış bir mümessile dağlar çizmekte yardım etti. Hiyerarşinin kuralcı piramidi düzleşmişti. Herkes akrandı. Özgürdü.
İğnenin Ritmi, Zihnin Akışı
Bir süre sonra odayı tek bir ritim doldurdu. İğnenin kağıdı delerken çıkardığı net ve tok ses. Zihinler, ortak bir amaca odaklanınca akışa girdi. Öğrenilen bilgilerin kalıcılaştığı ve benimsendiği o nadir zihinsel frekansına.
Bu üretimin bir de sürdürülebilirlik kazanımı vardı. El yapımı bir defter, aynı sayfalı standart bir deri deftere göre 6.5 kilogram daha az karbon demekti. 180 katılımcıyla bu rakam, 1,170 kilogramlık bir karbon tasarrufuna ulaştı. Bu veri, atölyenin sessiz bir zaferiydi.
Kalıcı Hatıralar, Kalıcı Öğrenme
Günün sonunda bir ekip lideri, kendi elleriyle diktiği defteri inceliyordu. Kapaktaki çizim onundu. Dikişler onundu. "Bu deftere baktıkça," dedi, "bugün yaptıklarımızı çok iyi hatırlayacağım, şimdiden hissediyorum."