Bir saat markası, bir festivalde ziyaretçilerine ne sunabilir? Genellikle parlak ışıklar altında, cam vitrinlerde duran arzu uyandıran saatler akla gelir.
Ancak yüz yıldır tamamen mekanik saatler üreten Oris, Bomontiada'daki İsviçre Günleri'nde farklı bir yol seçti. Oris, el işçiliğine ve doğaya olan saygısını anlatmak için özel bir deneyim sunmak istedi. Sergilenen saatlerle birlikte, ahşap serigrafi çerçeveleri ve boya masaları vardı.
Katılımcılar, markanın sembolü haline gelen Oris Ayısı'nı, kendi elleriyle organik bez çantaların üzerine basacaklardı. Bu, okyanusların temizliğine desteğiyle ünlü markanın sürdürülebilirlik felsefesini birebir yaşayacakları bir etkinlikti.
Oris'in saatleri pille çalışmaz, içinde ustalıkla bir araya getirilmiş mekanik bir kalp taşır. Bu serigrafi etkinliği de öyleydi. Bir düğmeye basarak anında sonuç alınmıyordu. İnsan eli, dikkat ve el yapımı aletlerin bir araya gelmesi gerekiyordu. Bu, markanın ruhunu yansıtan sessiz bir dersti.
Festivalden ayrılan yüz insan, yanlarında sadece bir bez çanta taşımıyordu. Yüzlerce plastik poşet kullanımını engelleyecek, kendi elleriyle yaptıkları bir anıyı taşıyorlardı. El işçiliğinin ne demek olduğunu anlatmak zordur. Ama bazen bunun için, bir serigrafi çerçevesi ve biraz boya yeterlidir.